Ekonomik EşitsizlikEkonomik eşitsizlik, özelikle serbest piyasa ekonomisinin geliştiği ülkelerde son yıllarda birçok siyasî ve sosyal tartışmanın konusu haline geldi. Eşitlikçi anlayışların ortaya koyduğu istatistikler, bakıldığında, çok az sayıdaki zenginin dünya gelirinin ve fiziksel ve finansal servetin çoğuna sahip olduğunu gösteriyor. Hatta durum öyle lanse ediliyor ki zenginlerin gelir ve servet üzerindeki orantısız sahipliği o toplumlardaki düşük yaşam süresi beklentisi, kötü eğitim, akıl hastalığı, obezite, siyasî istikrarsızlık ve diğer sosyal problemlerle ilişkilendiriliyor. Eşitsizliğe karşı çıkanlar servet üzerinden vergi alınmasını, refah devletinin genişletilmesini ve daha yüksek asgarî ücret belirlenmesini talep ediyorlar.
Eamonn Butler, ekonomik eşitsizliğe istatistiksel ve teorik açıdan daha farklı yaklaşmakta ve eşitlikçi anlayışın argümanlarını bilimsel olarak ciddî bir sorgulamaya tâbi tutmaktadır. Butler, ekonomik eşitliğin değil, tam aksine ekonomik eşitsizliğin serbest piyasa toplumlarında herkes için daha fazla zenginlik ürettiğini ve refah politikalarının aslında toplumları ekonomik olarak daha geriye götürdüğünü savunmaktadır. Bunun yanında zenginlik ve gelir modellerinin sıfır toplamlı olmadığını vurgulamaktadır.
Eşitlik adına yeniden dağıtımın çelişkili olduğunu işaret eden bu kitap ekonomik eşitsizliği serbest piyasa ekonomisi açısından değerlendirmek isteyenler için harika bir kaynak.
Kamu TercihiKamu Tercihi teorisi, işletme teorisinde epey iyi bilinen bir sorun olan vekalet probleminin (agency problem) Politik ekonomiye uyarlanmasıdır. Vekalet sorunu, basitçe bir işçi-işveren çıkar çatışmasıdır. Mesela bir lokantacının ana amacı bir üründen daha fazla satmakken garsonunki daha çok bahşiş almak olabilir. Bu herkesin bildiği ve farkında olduğu problem nedense refah devleti savunucuları ve diğer kolektivistlerce göz ardı edilmektedir. Onlar politikacıların ve bürokratların şahsi çıkarları için çalışacaklarına değil ülke genelinin çıkarlarının peşine düşeceklerine ilişkin naif bir algıya sahiptirler.
Halbuki işletmeciler haklıdır: asille vekilin çıkarları sıklıkla çatışır ve vekil asil için değil kendisi için çalışır. Bunu yaparken de kendisine müttefikler bulur. Milletvekillerinden oluşan Meclislerin Milletlerin değil vekillerin çıkarı için çalıştığına, bu işleyişi bilen bazı organize çıkar guruplarının kendilerine çıkar yonttuklarına sıklıkla şahit oluruz.
Eamonn Butler, bu kitapta kamu tercihi teorisinin tarihini özetliyor, gelişimini ve dallarını inceliyor, demokrasilerin bu sorundan nasıl korunabileceğine ilişkin çözüm yolları öneriyor ve konu hakkında derinleşmek isteyen okura yön gösteriyor.
Ticaret ve KüreselleşmeUluslararası ticaret, birbirine son derece bağımlı bir dünya yarattı. Telefon, spor ayakkabı veya otomobil gibi günlük hayatımızda kullandığımız birçok ürün farklı ülkelerde, çeşitli şirketler tarafından tasarlanıp üretilip monte ediliyor. Bu süreçte, farklı millet, inanç ve kültürden milyonlarca insan yer alıyor. Bu yaratıcılığı ve rekabeti çoğu zaman doğal bulsak da gezegenin dört bir yanındaki insanların barışçıl işbirliği olmadan bu mümkün olmazdı. Küreselleşmenin bu yönü genellikle göz ardı ediliyor.
Bazı politikacılar, biraz da seçim kaygısıyla, küreselleşmenin istihdam kaybına, daha düşük standartlara ve güvenlik tehditlerine yol açtığını iddia edecek dar bir bakış açısına sahip olabiliyor. Ticaret ve Küreselleşme, ticaretin sunduğu birçok faydanın yanı sıra kaçınılmaz olarak ortaya çıkan gerilimleri de inceliyor.
Eamonn Butler, uluslararası ticaretin son 50 yıldaki hızlı büyümesini ve ticaret ile uluslararası politikanın nasıl giderek iç içe geçtiğini analiz ediyor. Ticaretin ve küreselleşmenin modern hayattaki artan önemini vurgularken, bu konuya yönelik muhalefeti anlamaya da çalışıyor. Aynı zamanda, modern çağın en önemli gelişmelerinden biri olan uluslararası ticaretin ilkeleri, ekonomisi ve politikası hakkında basit ve anlaşılır bir giriş sunuyor.
Vergi Nedir?"Neden vergi öderiz? Ne gibi faydaları ve zararları vardır? Peki, nasıl daha işlevsel hale gelebilir?
Eamonn Butler, bu kitapta vergilendirmenin tarihini, amaçlarını ve bireyler ile ekonomiler üzerindeki etkilerini teknik terimlerden uzak, anlaşılır bir dille ele alıyor.
İyi bir vergi politikasının temel ilkeleri olan adalet, kesinlik, kolaylık ve verimliliği ortaya koyan öncü ekonomist Adam Smith’in görüşlerine başvuruyor. Ancak vergilendirmenin çoğu zaman bu hedeflerden saptığını, siyasî amaçlarla çarpıtıldığını ve en çok da düşük gelirli kesimlere ağır yük getirdiğini vurguluyor. Vergi sistemi; aşırı karmaşık, uyum süreci pahalı ve zahmetli ve kimi durumlarda yarardan çok zarar verici bir nitelik taşıyor.
Butler, yeni ve daha yüksek vergilerin arkasındaki aceleci ve tepkisel anlayışı özlü ve tutarlı biçimde eleştiriyor. Kamu hizmetlerini finanse etmenin farklı yollarını tartışırken, çok daha iyi ve çok daha basit bir vergi sisteminin hangi ilkelere dayanabileceğini inceliyor.